15 Kasım 2015 Pazar



        Sahi, kimdim ben? Adım neydi? Bahsedilecek miydi benden, ben şimdi çekip gitsem? Yoksa hiç bahsedilmez miydi, fark edilmez miydi yokluğum? Gecenin karanlığında vurulsam şimdi, ne kadar üşürdü bedenim?


       
Hep sorular soruyorum kendime...  Gecenin sessizliğinde soruları soruyorum özellikle. Şş, kimse duymamalı. İçimde bebek büyütür gibi büyütüyorum soruları. Bebek büyüyor ve ben onu yeni sorularla besliyorum. Sancılanıyorum gecenin bir yarısı. İlaçları aldıkça daha çok sancılanıyorum, onun için artık ilaç içmiyorum. Şşşş! En çok bu duyulmamalı anlıyor musun? O bebek yaşamalı, yaşadıkça ben yaşayacağım bunu biliyorum.

   
     Her gün insanlar görüyorum, hepsi birbirine benziyor. Ben kime benziyorum bilmiyorum. Onlardanmışım gibi davranıyorum ama onlardan değilim anlıyor musun? Yüzler, yüzler çok tanıdık. İsimlerine takılmıyorum. İsimler neden var bilmiyorum. Çırılçıplak doğan bizleri isimlerle, giysilerle donatıyorlar. Sahi... Benim adım neydi? Hayır, hayır, hayır... Reddediyorum verdiğiniz isimleri. Kapımın çalınmasını reddediyorum. Sahteliğinizi reddediyorum. Yalnız değilim, içimde bebek var. Susmuyor o bebek susmayacak! Onu da sahtelik almayacak. Doğacak, emekleyecek, yürüyecek...


    Serbest olacak. Sorular ve sorunlar da serbest olmalı değil mi? Bazen uzaklaşmalı, ardından geri dönmeli ummadık bir zamanda. Hiçbir şeyi büyütme diyorlar nasıl kıyarım ben şimdi bebeğe? Benim karanlık bebeğime... Karanlıkta harekete geçen, tıpkı böcekler gibi rahatsız edici sesler çıkaran ve ışık gelir gelmez kaçışan bebeğime... Hastalığımın kendisi de ilacı da o...


    Sahi, ben kimdim? Benden neden vazgeçtiler? Neden terk edildim? Adım neydi? "Hiç" miydi? Ben "hiç" miydim? Belki de değildim. kimdim? Söyle artık, BEN KİMDİM?! Yüzüm çok tanıdık, gözlerim çok yaşlı. BEN KİMDİM?!!!!!