4 Ağustos 2012 Cumartesi

Bir Adamın İntihar Mektubu.

"Ölümümden kimse sorumlu değildir" demeyeceğim. Herkes sorumlu çünkü. Kimse yanımda olmak istediği için olmadı, hep kanımı emdiler, ailem bile beni terk etti. 4 duvar arasında yaşamaktan bunaldım, duvarları aşıp özgür olmaya karar verdim. Şimdi arkamdan ağlasanız bile 3-4 gün sonra unutacaksınız her şey bitecek biliyorum. Belki ara ara hatırlar, yalandan hüzünlenirsiniz arkamdan. Şuan hiçbir şeyden korkmuyorum. Önümde haplar var ve ben onlara bakıyorum. İntihar bir baş kaldırış benim için, daha çok da bir kaçış. Bulunduğum 4 duvardan, bu sahte hayattan, sahte insanlardan, yalanlardan... Aklınıza gelebilecek her şeyden kaçış. Bu dünyanın yükünü omuzlayabilirim sanmıştım ama yanılmışım. Birazdan hapları içeceğim ve bitecek, her zaman ensemde hissettiğim ölümün nefesi iliklerime işleyecek. Daha önce düşünmüş ama denememiştim, bugün her şeyi tamamen bitirmeye kararlıyım. Daha önce denemememin sebebi ise hep başkalarını düşünmüş olmam.. Arkamdan üzülürler, onlara bu acıyı yaşatmaya hakkım yok gibi düşünceler. Kendi isteğimden çok başkalarını öne süren düşünceler... Ne kadar saçma değil mi? Kimin, kimin için öylesine değeri var? Öyle inanmışım ki yalanlara sanki hayatımdakiler için çok değerliymişim gibi düşünmüşüm... Gerçeklere uyandım, ilk doğduğum an gibi yalnızım ve ölümü istiyorum. At gözlüklerini atıp, çırılçıplak soyunuyorum ölümün karşısında. Önceleri, beklenen ama gelmeyen bir sevgili olarak görürdüm onu. Ama şimdi gelecek beni ızdırabımdan kurtaracak, en gerçeklere taşıyacak, gri kavramının olmadığı bir yere götürecek biliyorum. Bir dostu bekler gibi bekliyorum onu.  Birinci hapı içtim şimdi, tadını çıkararak yapmak istiyorum bu işi. İkinci hap "hadi beni de iç" diyor sanki, gülüyor bana. Beni çağırıyor... Nasıl kırabilirim onu? İkinciyi de içtim... Karanlık yanım belirdi birden yanımda. Bana bakıp gülümsüyor "sonunda karar verebildin" diyor. Çocukluğumdan beri düşünüyordum çünkü ölümü, babam anneme her vurduğunda bir adım daha yaklaşıyordum ölüme ama bir türlü varamıyordum. 7 yaşımda istemeye başladım ben ölümü, kendimi anlayabildiğim andan itibaren yani... O da beni pek istememiş sanırım o zamanlar ama bugün kavuşacağız inanıyorum. Neyse... 28 hap daha var önümde. Gözümün önünden geçiyor anılarım, fotoğraf albümü gibi. Hiç şen kahkahalar yok, ağlamak yerine güldüğüm anlar var sadece. Ne kadar sahte bir hayatmış bu yaşadığım... Nasıl dayanmışım? Hayret ediyorum kendime. Bugün bana "sen çok güçlüsün" diyen "hayır" dediğimde inanmayan insanlara cevabım olacak. Bu sahteliğe katlanacak kadar güçlü değilim... Kalan 27 hapı içecek kadar güçlüyüm sadece, kaçıp ruhumu kurtaracak kadar yani. Evet, 3.hapı da içtim. Bir bir boşalıyor hap bölmeleri, zevkle yapıyorum bunu ve gülümsüyorum hem o hapları içerken hem de yazarken. Düşen bir at gibiyim, vurulmam gerek. Yapacak kimse olmadığı için bunu ben yapıyorum, kendi ellerimle tadıyorum ölümü. Daha fazla yavaşlatırsam bu işi birileri bir şekilde yoluma taş koyabilir. 27 hapa daha merhaba diyorum ve içiyorum. Ben ölüyorum, siz yaşamaya devam edin. Tabi becerebilirseniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder