7 Ağustos 2012 Salı

Akıl Hastahanesindeki Bir Adamın Güncesi 1

Hepimizin var bi' karanlık yolcusu. Çoğu insan onu görmek, tanımak istemiyor. Bu yüzden sarılıyorlar yalanlara, bu yüzden sahteleşiyorlar. Yalanlara inanmak basit çünkü, kolaya kaçıyorlar. Karanlığını kabullenmeyen, yalanlara sarılan insanları sevmiyorum ben. Sahi, yalanlar içinde nasıl yaşayabiliyorlar? Nasıl da alışmışlar yalanlara, nasıl da çıkarcılar, benciller... Kan emici gibiler. Hep beraber karanlıklar denizinde yüzüyoruz aslında, gerçeklere ve acılara çarpıyoruz, nasıl hissetmiyorlar onları? Nasıl yoklar gibi yaşıyorlar? Anlayamıyorum... "Normal değilsin" diyorlar bana, onlar mı normal? Kör, sağır ve dilsiz gibi mi "yaşamak" normallik? Hatta şu halimize yaşamak mı diyorlar? Sadece nefes alıyoruz, hatta yeri geliyor onu bile beceremiyoruz. Çok abartmayalım şu halimizi, yaşayan ölüler olduğumuzu kabul edelim istiyorum... İlaçlar veriyorlar bana "ölü değilsin" diyorlar, "şu hapı iç bak daha iyi hissedeceksin, her şey çok güzel olacak" diyorlar, masal anlatıyorlar yani. Soruyorum onlara "ben bu ilacı içince gerçekler yok mu olacak? Dünya'da barış mı sağlanacak? Gidenler geri mi gelecek? Her şey güzel olacak diyorsun peki "güzel" ne?" cevap alamıyorum anlamsız bir boşlukla yüzüme bakıyorlar. "Deli" diyenler var arkamdan, delilere hakaret ediyorlar. Her hapla daha da uyuşuyorum. Önceden hemşire gittikten sonra atardım hapları, şimdi başımda dikiliyorlar. Kararlılar yani beni uyuşturmaya, neyse ona da eyvallah. Hiç değilse gerçekleri gören insanlarla beraberim, bu yetiyor bana. Düşünüyorum sürekli, düşünme diyorlar bana, "boğuluyorsun" diyorlar evet ben boğuluyorum onlarsa izliyorlar benim bu halimi, belki zevk alıyorlar. Onlara diyeceğim tek bir şey var "SİKTİRİN GİDİN, YALANLARINIZA İHTİYACIM YOK"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder