27 Mayıs 2012 Pazar

Hissizleşiyor muyum acaba?




Düşünmeden edemediğim bazı konular var. Bunları burada yazıya dökmek çok zor. 4 yıldır kafamı kurcalayan biri var. "Gelse nasıl olur?, Acaba özlüyor mu beni?, Neden bana bunları yaptı?, Neden beni seçmedi?" sorularını hep beraberinde getiren biri... Bu kişi babam. Ne kadar garip geliyor bana baba kelimesi bunu anlatamam. Babasıyla arkadaş gibi olan kızlara hep özendim ben. Yüzlerinde o kadar güzel bir gülümsemeyle anlatırlardı ki babalarını hayran hayran dinlerdim. Ben de babası tarafından sevilmek istenen küçük bir kız çocuğuydum. Babamın yokluğunda büyüdüm... Şimdi ellerim eskisi kadar aramıyor onu. Ama onun ellerini yakamda hissediyorum. Sebebi ise; yalnızlık, yalnızlığı... Ne yapacağımı bilemediğim günlerdeyim. Konuşuyoruz ama tek taraflı gibi. Hiçbir şey hissetmiyorum sanki. Onsuzken onu özlüyorum, yanımda olmaya başladığında bütün duygularım köreliyor, değişiyor... Ben de değişiyorum. Bir telefon bütün ruh halimi etkiliyor düşünceler beynimi kemiriyor. Kırılmaktan çok korkuyorum. Baba kelimesinin bende oluşturduğu tek duygu boğazımdaki o koca düğümlerin acısı. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum ben. Bizim öyle tatlı kavgalarımız olmadı, dakikalarca güldüğümüz anlar olmadı, sarıldığımda huzur bulduğum anlar olmadı... Ne zaman görsem onu yanaklarım kıpkırmızı ellerim buz gibi oldu. Sadece duygularım değil bedenim de çelişti... Kaldıramadığım şeyler çok fazla, kabullenemediğim şeyler çok fazla. Ben onsuzken büyüdüm, büyümeye de devam ediyorum. Hayatımda ona yer veremiyorum, içimde ona yer veremiyorum. Düşüncelerim bir gün değişir mi bilinmez ama çelişkilerim ve hissizliğim beni bırakmayacak sanırım. "Kalbim acıyor diyemiyorum."

"Çünkü bir kızın kalbi her zaman babasına aitti, babanın kalbi de kızına. Benim hiç kalbim olmadı."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder