26 Mayıs 2012 Cumartesi

Kimsenin ne hissettiğimi bilmediği günlerdeyim yine. Kapalı kutuyu oynuyorum etrafıma, sahte gülümsemem hep yüzümde. Zaman akıp geçtikçe maske de ağırlaşıyor gittikçe. Kendi içimde yaşadıklarım, adını söyleyemediğim birinin yaşattıkları, sevdiğim adamın yaşattıkları... Zor... Birinin yanımda olup bana sarılacağına inanmıyorum artık, celladına aşık biriyim ben... Ne olursa olsun ondan vazgeçemiyorum. Bulutlara ne zaman elimi değdirecek kadar yaklaştırsam celladım buna izin vermiyor ve beni öldürüyor her defasında.. İnsan yaşarken birden daha fazla ölüyor. Hem de her defasında daha beter bir şekilde.. Her defasında farklı bir cenaze.. Celladım, bu sefer kırmızı güller getir bana.. Çok yakışacaklar baş ucuma..

2 yorum:

  1. Daha önce hiç görmediğimiz bir şeyin
    puzzle ı konulmuş önümüze.
    Bir yandan anlamlı bir şeyler yapmaya
    bir yandan da anlamaya çalışıyoruz.
    Puzzle ı en geç tamamlayanlar resmi
    anladığını sanıp onu yapmak için diretenler oluyor.
    Hep bi eksik, hep bi fazla, hep bi
    mantıksız parça.
    Resmin düşündüğümüz gibi
    olamayabileceğini anladığımızda
    yorgun ve kırık bir halde buluyoruz kendimizi.
    Yeniden başladığımızda herşeyi
    bozup..
    Cesaret edemiyoruz tekrardan 'Bu o '
    demeye.
    Anladığımızı söylemeye cesaret edemiyoruz resmi.
    Tahminde bulunmaktan korkuyor,
    eksik parçayi aramayı bırakıp, sadece
    elimizdeki parça için en anlamlı yeri
    arıyoruz.
    Sadece yaşıyoruz. Sadece yaşamakta olan her şey gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. acayip güzel bir yorum oldu... Teşekkür ediyorum :)

      Sil