17 Haziran 2012 Pazar

Bir şeyler anlatmak istiyor ama anlatamıyordu. Bir konuşmaya başlasa sözcükler akıp gidecekti dudaklarından, rahatlayacaktı. Belki gözleri de yardım edecekti rahatlamasına dudaklarından akıp gidecek sözlerle beraber yaşlarını akıtarak... Konuşmaktan korkuyordu aslında. Duygularını hep saklamaya çalışan biriydi o. Böyle anlarda kendini evine kapatır en sevdiği şarkısını açar ve sigarasını yakıp; olanları, olmuşları ve olmayacakları düşünürdü. Bir süre sonra öyle bir dalardı ki bu düşüncelere o çok sevdiği şarkıyı bile duyamaz olurdu. Sigarasından çektiği her an daha da boğulurdu düşüncelerinde. Her gün birbirinden farklı maskelerle karışırdı insanların içine, sadece kendini eve kapattığı anlarda "kendi" olurdu. Maskenin ağırlığından kurtulur bu sefer de düşüncelerinin ağırlığı ile kucaklaşırdı. Düşüncelerle savaşmak dışarıda maskesi ile gezmekten daha çok zordu onun için. Geçmişten ve gerçekleşecek olanlardan çok olamayacaklara takılıyordu her defasında, canı yanıyordu. Gideni geri döndürememesi canını çok yakıyordu. Bazen bitişlerin ardından kazançları da olmuştu ama gidenin yeri hiç dolmamıştı. Nasıl dolabilirdi ki? Kim giden gibi olurdu ki? Hem çok sevdiği Tanrı istemişti o giden kişinin hayatı boyunca silinmeyecek, yeri doldurulamayacak biri olmasını. Hep ütopyalarına hapsetti giden sevdiklerini, en çok da onu tabi ki. Ütopyalarında hep mutluydu onlarla, orada "mutluluk geçici" sözü yoktu. Gözlerini kapattı ve onu düşledi. Sadece onu. Uyku numarası yaptığı anlarda gelip nasıl öptüğünü, formalarını nasıl aldığını düşündü. Yine üzerindeydi ondan aldığı forma kokusu yoktu üzerinde ama onu hissettiriyordu. İster istemez eli fotoğraf albümüne gitti. Defalarca yakmayı denemişti ama yapamamıştı. Yapsa daha da pişman olacaktı çünkü. Hem hatırladığı anılarında hiç öyle fotoğraflardaki gibi gülmemişti. O zamanlar ne kadar da mutlu görünüyormuş oysa ki... "Mutluluk geçici, anılarsa bazen en büyük acıların diğer ismi" diye söylendi tekrar. Mutluluk yoktu, huzur yoktu, kazanç yoktu... Maskeler, anlık kahkahalar vardı, yorgunluk vardı, tükenmişlik hissi, dibe batmışlık durumlar vardı... Saat daha çok erkendi ama umurunda değildi. Yavaşça kalktı ve yatağına ilerledi belki güzel rüyalar, mutlu olduğum anlar görürüm diye dua ederek uyumaya, rüyalarına sarılmaya gitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder