16 Haziran 2012 Cumartesi

Hep gidenlerin arkasından bakmak zorunda mıyız? Sorsan kimse acı çektirmeyi sevmiyor. Hayat ne kadar zor şartlar çıkarsa da karşımıza kimse kötü olmak istemiyor. Sorsan kimse bencil değil... Ne kadar garip değil mi? Söylenilen ile yapılanlar arasında uçurumlar olması. Sanki biri zorla yaptırıyor bütün her şeyi. Kimin yüzüne söylesek olanları "Ben böyle olsun istememiştim" diyor. Sanki o yapmamış gibi, sanki hiç düşünmemiş gibi, sanki biri kafasına silah dayamış gibi. Verilen sözler unutuluyor, hatıralar hafızanın en karanlık bölümüne atılıyor... Sonra bir bakmışsın senin yerini bir başkası almış, aynı sözler ona verilmiş, gün içinde o kişiyle konuştuğu şeyler yüzünde bir gülümsemeye sebebiyet vermiş, sen hiç olmamışsın gibi... O anlarda daha çok anlıyorsun işte "asla gitmeyecek" dediğin kişilerin sen doğru düzgün olanların farkına varamadan senden kaçıp gittiğini. İşte o zaman sözler vermeye başlıyorsun "bir daha kimseye güvenmeyeceğim, kimseyi sahiplenmeyeceğim" diye kendine. Ama tutamıyorsun sözleri içinde bir kara delik oluşmuş oluyor çünkü. Her yıkılışında, her acını reddettiğinde büyüyen bir kara delik. Acına sarılman gerekiyor, korkuyor musun? Korkma, sarıl hadi ona. Hisset. Hissedebildiğin her an için de sevin... Boş sözler vermeyi kes artık, acını hissettiğin için sevin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder