5 Temmuz 2012 Perşembe

Kaçıyorum...

Kucaklaşmak istememe rağmen bunaldığım için kaçıyorum sevdiklerimden, sevmediklerimden, çoğu zaman kendimden... Hem birilerine ihtiyaç duyuyorum, hem kimseyi yanımda istemiyorum. Ardıma bakmadan yürümeye devam ediyorum. Sürekli kendimle çelişip kavga ediyorum. O sürekli gülen ben miyim? Aynalar büyük yalancılar ve ben buna artık tahammül edemiyorum.

Anlam veremiyorum...

Acılarıma sarılmama rağmen çoğu zaman rol yaparak geçiyor yine günlerim. Böyle olmamalıydı oysaki, doya doya hissetmek isterken hala rolümü oynuyorum, kukla gibi... Oyunculuğum hayat boyu devam edecek sanırım. Şimdi ailem üzülmesin diyorum, ilerde okulumdaki çevreme yansımasın, evlenirsem eşime yansımasın, aman çocuğum anlamasın diye geçecek ömrüm bunun farkındayım. Kendimi salmak istesem de "toparlanamazsam?" düşüncesi hep kafamda, söküp atamıyorum.

Susuyorum...

Çünkü bazen ne söyleyecek bir şeyim oluyor ne de söyleyeceğim şeyler olduğu zaman beni anlayacak biri. Kimse bana boş boş "seni anlıyorum" desin istemiyorum. Karşımdakinin nasıl bir rolde bulunduğunu anlayacak kadar usta bir oyuncu oldum ben, hiç gerek yok hayatımız kadar boş laflar sarf etmeye. Konuşuyorum bazen, saçma sapan... İçimden gelmeyen anlık şeyleri söylüyorum. Gülmeye, güldürmeye çalışıyorum. Hatta çoğu zaman başarıyorum bunu. Peki sonuç mu? 1-2 dakika sonra her şey eskisi gibi oluyor. Mutluluk, sevinç her ne haltsa işte bu mu yani? Olmamalı...

Yanımda kimse olmasa da olur "gibi"...

Sadece tek bir kişiye ihtiyacım var benim. Her gece Tanrı'ya yalvarıyorum onu benden almaması için. Gerisi zaten elbet bir gün bir şekilde gidecek hayatımdan. Hangimiz kimin hayatında kalıcıyız ki? Birbirimizi boş sözlerle kandırmanın ne anlamı var ki? Anlık tatminler, boş sözler... Her şey bundan ibaret mi? Olmamalı...

Bir şeylere sürekli anlam yüklemeye çalışmıyorum...

Ne insanlara, ne olaylara... Sonu hüsran oluyor çünkü. Yüklediğim anlam ya eksik kalıyor ya da fazla geliyor. Her iki türlü de sonuç benim lehime olmuyor, kalakalıyorum... 1-2 şey yolunda gitse kendimi kötü şeylerin de olabileceğine hazırlıyorum. Ve tekrar yalvarıyorum Tanrı'ya "lütfen beni yanılt"...

Yanılmak istiyorum, sadece yanılmak... Gerisi elbet gelir, buna çok inanmak istiyorum...

4 yorum:

  1. Elinize sağlık; ancak "italik" olması yazının okunmasını zorlaştırıyor, sadece küçük bir öneri.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum. Bunu göz önünde bulunduracağım :)

      Sil
  2. "Kucaklaşmak istememe rağmen bunaldığım için kaçıyorum sevdiklerimden, sevmediklerimden, çoğu zaman kendimden... Hem birilerine ihtiyaç duyuyorum, hem kimseyi yanımda istemiyorum. Ardıma bakmadan yürümeye devam ediyorum. Sürekli kendimle çelişip kavga ediyorum. O sürekli gülen ben miyim?"

    Tam da burası bir zamanlar çok iyi tanıdığım, fakat sonradan değişen birini hatırlattı bana. Aa, aslında o benmişim! :) Şimdi de kaçıyorum, kayboluyorum; fakat artık aynadaki görüntümle içimin görüntüsü arasında fark yok. Ne güzel de anlatmışsın bitanem, yüreğine sağlık! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen benim "aynamsın" hem geçmişimi, hem de zaman zaman şimdiki halimi görüyorum sende. :) Kaybolduğun zamanlar çok özleniyorsun bunu unutma sakın. Sen beni telkin ettiğinden beri yazıyorum, anlatıyorum ve anlatmaya da devam edeceğim. Çok teşekkür ederim Rüya Perim... Asıl senin güzel yüreğine sağlık :)

      Sil